Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni dönemin işaretleri

img

ANKARA - ABD yönetimindeki yeni görevlendirmeler, Türkiye-ABD ilişkilerinde yeni dönemin işaretlerini veriyor. Bu konuda birden fazla senaryo olsa da tamamının gelip dayandığı nokta, Türkiye’nin diğer uluslararası ilişkilerinde olduğu gibi yine Kürt meselesi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile daha önce kapalı devre bir toplantı gerçekleştiren ve tepki toplayan ABD eski Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, 31 Mart’ta görevinden resmen ayrıldı. Bu göreve CIA’nın eski başkanı Mike Pompeo getirilecek. Pompeo’nun Senato'daki onay sürecinin ardından yakında ABD Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturması bekleniyor. 9 Nisan'da da Trump'ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığı görevine deneyimli büyükelçi John Bolton getiriliyor. Her iki ismin daha önce AKP ve Erdoğan aleyhinde yaptığı açıklamalar, gözleri yeni dönemde Türkiye-ABD ilişkilerine çevirdi. 
 
TRUMP’IN SON AÇIKLAMALARI
 
Ancak son bir hafta içerisinde Erdoğan’ın Trump ile iki kez telefonla görüşmesi, bu görüşmelerden sonra Trump’ın, “Suriye’den en kısa süre çekileceğiz” açıklaması ile Kuzey Suriye’de QSD öncülüğünde başta Rakka olmak üzere IŞİD’den kurtarılan bölgelerin yeniden inşası için ayrılan 200 milyon dolarlık bütçeyi dondurması, yeni soru işaretlerini beraberinde getirdi. Bunun üzerinde birden fazla senaryo konuşuluyor. 
 
ANKARA MESELEYİ NASIL OKUYOR
 
Öncelikle AKP yönetiminin, Efrin’den sonra Minbiç ve bütün Kuzey Suriye’yi hedefe oturtan açıklamalarında temel bir okumaları var. Son günlerde denkleme dahil olan Fransa ve ABD’nin, Türkiye ile çatışmayı göze alamayacağı, Türkiye’yi gözden çıkarmayacağı yaklaşımı AKP yönetiminin Kuzey Suriye politikasının temel belirleyeni haline gelmiş durumda. Bu nedenle “Israrlı ol, caydırıcı adımlar at ve sonucu belirle” gibi bir argümanla hareket ediliyor. Hatta bu konuda AKP yönetimini yeni ve daha büyük bir savaş konsepti için kışkırtan çevreler de var. 
 
Örneğin ulusalcı kesimlerden Can Ataklı, bugün kaleme aldığı yazısında yeni bir operasyon konusunda Fransa ve ABD’nin, Türkiye’nin karşısına çıkamayacaklarını, çıksalar dahi Türkiye’ye karşı başarılı olma şanlarının olmadığını savundu. Yine daha önce Efrin’e yönelik saldırının ateşli savunucularından olan Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Karagül’ün “Irak sınırına kadar bütün bölge Türkiye’nin hedefidir ve tamamı ele geçirilinceye kadar durulmayacaktır” açıklaması, yeni hedef açısından önemli ipuçları içeriyor. 
 
Erdoğan da kendi ifadesiyle “yüksek frekanslı” açıklamalarını sineye çeken dünya güçlerinin hem içeride elini güçlendirdiklerini hem de cesur politika uygulama yetenekleri olmadığını düşünerek, “abandıkça aban” politikasını yürütüyor. 
 
TİCARET GÖZÜYLE SİYASET YAPMAK
 
Peki Washington meseleye nasıl bakıyor? Bu konuda Beyaz Saray’ın mevcut yönetimi ile askeri yönetim merkezi olan Pentagon arasında özellikle Suriye politikası konusunda ciddi çelişkiler olduğunu değerlendiren çok fazla çevre var. Bu kesimlere göre, daha önce siyasi bir geçmişi olmayan ve ticaretten siyasete terfi etmiş olan Trump’ın açıklamaları hem ABD’de şok etkisi yapıyor hem de bunların çok fazla bir karşılığı yok. Bu kesimler Trump’ın daha önce yaptığı benzer açıklamalara işaret ediyor ve Trump’ın “Suriye’den çekileceğiz” açıklamasına Pentagon’un Minbiç’e yeni askeri güç göndererek cevap vermesini örnek gösteriyor. 
 
Ancak bu kesimlerde dahil olmak üzere Türkiye ile ABD arasında yeni dönem ilişkilerinin çıkarlara dayalı gelişeceğini, ABD’nin Türkiye’yi gözden çıkarmayacağını, ancak AKP yönetimi ile yürümenin zorluğunu da bildiğine işaret ediyor. 
 
POMPEO VE BOLTON’IN GEÇMİŞ AÇIKLAMALARI YENİ DÖNEM İÇİN REFERANS OLAMAZ
 
ABD’de bulunan ve gelişmeleri yakından takip eden gazeteci İlhan Tanır da, Türkiye-ABD ilişkileri yeni dönemdeki seyri açısından temkinli yaklaşan isimlerden biri. 
 
Tanır, Pompeo ve Bolton’ın geçmişte Türkiye hakkında yaptıkları değerlendirmelerinin yeni dönem için referans alınmasının zorluğuna işaret ederken, “Çünkü bu göreve geldikten sonra esas olarak ABD’nin ulusal çıkarlarına bakacaklardır” değerlendirmesinde bulunuyor. 
 
ABD TÜRKİYE İLİŞKİLERİNDE İKİ SENARYO
 
Daha önce DW Türkçe’ye konuşan Brookings Enstitüsü uzmanlarından Amanda Sloat ise, Pompeo ve Bolton'ın, Türkiye ile NATO müttefiki olarak ilişkilerin muhafaza edilmesinin önemini anlayacakları görüşünü dile getirerek, Tanır’ın gözlemlerini destekliyor. 
 
Tanır, yeni dönemde Türkiye-ABD ilişkileri açısından iki önemli senaryo olduğunu belirterek, şunları ifade etti:
 
“İlk senaryoya göre, ABD yönetimi, Türkiye’deki demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi sorunlarını gözardı ederek, İran’a karşı Türkiye’yi saflarına dahil edecekler. ‘Suriye’den çıkmalıyız’, sözünü buraya oturtmalıyız. Kürtler bu konuda bir kez daha yüzüstü bırakılabilinir. Pentagon belirli bir direnç gösterebilir. Çünkü Pentagon son 3 yıldır bölgede Kürtlerle ortaklık yapıyor ve bu durumdan son derece memnunlar. Önümüzdeki haftalarda yoğun bir görüşme olmasını bekliyorum. Bu görüşmeler ve tartışmalar Suriye ve İran ekseninde olacak. Türkiye ikinci derece önemli aktörler. İran’a baskı kurmak nükleer anlaşmasını yırtmak gerekçesi Türkiye yeni bir stratejik ortaklık durumu geliştirilebilinir.  
 
İKİNCİ İHTİMAL
 
İkinci ihtimal ise Pampeo ve Bolton’ın bu pozisyona gelmeden önceki fikirlerinde yani siyasi İslam’a yönelik bir hareketlenme olabilir. Pompeo ve Bolton Mısır, Arabistan, BAE, kanatlara yaklaşıp Müslüman Kardeşlere baskı kurma siyaseti izleyebilir. Washington’un hangi yöne evrileceğini ise bilen yok. Herkes bir işaret bekliyor. Nisan-Mayıs dönemi bir koordine ve karar dönemi olacak.” 
 
TÜRKİYE’Yİ KAYBETME KORKUSU
 
Tanır, diğer batılı ülkelerin de Türkiye’yi yeniden müttefik yapma fikrinde olduklarını ve Türkiye’yi kaybetmek istemediklerini belirterek, “Öte yandan Erdoğan ile nasıl dost kalabilirler. Suriye politikasında YPG’ye diyelim ki desteği kesti. FETÖ var, Halkbank var, İsrail var. ABD’nin bu yönetimine en yakın ülke İsrail. Netenyahu ile Trump’ın ilişkileri son derece iyi. Çok fazla oynayan kısım var. Erdoğan’ı kendi saflarına katmak isteseler bile, İsrail, Arabistan, BAE, Mısır var… Erdoğan bütün bölge ile ilgilendiği, bölgedeki olaylar ABD ve Türkiye ilişkilerini etkileyecek. Erdoğan ile dost olmaya karar verseler bile bu dostluk istedikleri gibi yürür mü o belirsiz” diye konuştu. 
 
ABD-Türkiye ilişkileri de dahil olmak üzere Türkiye’nin dünya ile ilişkilerinde Kürt meselesinin temel bir belirleyen haline geldiğini kabul eden Tanır, ABD’lilerin her fırsatta Kürtlere duydukları saygınlığı ifade ettiklerini söyledi. Tanır, buna rağmen ilişkilerin “ulusal çıkarlar” esas alınarak belirleneceğini dile getirdi. 
 
MA / Kenan Kırkaya