‘Kaçtılar’ manşetlerinin altındaki itiraf

img

ANKARA - Havadan ve karadan iki aydır bombalanan Efrin, daha fazla sivil kaybı önlemek amacıyla boşaltıldı. Bunun üzerine AKP basını günlerdir “Kaçtılar” manşeti atıyor. Bu manşetler aynı zamanda bir itirafı da taşıyor!

NATO’nun ikinci büyük ordusu, Rusya, NATO, kimi Avrupa ülkeleri başta olmak üzere uluslararası devasa bir destek ve her türlü teknik üstünlükle küçük bir ilçeye 60 gün süren bir saldırıdan sonra girilmiş olmasını, AKP basını “yüzyılın en büyük savaş zaferi” olarak göstermeye çalışıyor. Günlerdir zafer çığlıkları gazete manşetlerinde, televizyon ekranlarından eksik olmadı. Bir süre daha bu durumun abartılarak sürdürüleceği görünüyor. 
 
KAÇTILAR MANŞETLERİ
 
Fakat bu abartılı kutlama havası için kullanılan argümanlar, önemli itirafları barındırıyor. AKP basını başta olmak üzere Efrin savaşına “yedek kuvvet” olarak yazılan Aydınlıkçılar, Sözcü gibi ulusalcılarda da aynı “bayram” havası var. Son bir kaç gündür bu gazeteler “daha fazla sivilin ölümünü” engellemek için şehir merkezinin boşaltılmış olmasını “Kaçtılar” manşetleriyle veriyorlar. 
 
TARİHLERİ KAÇMAYLA DOLU
 
Yayılmacı bir politika izleyen ve kentler, imparatorluklar fetheden, Viyana kapılarına dayanan Osmanlılar, 14’üncü yüzyıldan günümüze kadar 50’den fazla savaş kaybetti. Hepsinden de ağır kayıpların yanı sıra “geri çekilmeler” yaşandı. Üstelik bu Osmanlı topraklarından çekile çekile Anadolu’ya hapsoldular.  
 
7 ASIRDA 50’DEN FAZLA SAVAŞ KAYBEDENLER…
 
Örneğin Osmanlı devleti ile Ruslar arasında Ağustos 1770 tarihinde yaşanan Kartal Ovası Muhaberesi Osmanlılar için tam bir trajedidir. Kırım Hanedanlığının 40 bin kişilik destek kuvvetinin yanı sıra 100 bin kişilik Osmanlı Ordusu, 8 saat süren bu savaş sonucunda Ruslara karşı büyük mağlubiyet aldı. Tarihi kaynaklar, “Kartal Ovası Muharebesi'nde mağlubiyet haberi gelince muharebeye katılmayan Kırım Hanı ve Abdi Paşa komutalarındaki 40.000 kişilik Kırım Tatarı ve Osmanlı ordusu İsmail tarafından Tolca'ya gitmeyip bataklıklar etrafından dolanıp Özi kalesine kaçmışlardır” diye kaydeder bu yenilgiyi. Osmanlılar bu yenilgi ile Karadeniz üzerindeki hakimiyetlerini kaybetti. 
 
Yine 22 Haziran 1593 tarihinde Kulpa Nehrinde Hırvatlar ile Osmanlılar arasında yaşanan savaş Osmanlılar açısından tam bir bozguna dönüştü. 20 bin kişilik Osmanlı gücü, 5 bin kişilik Hırvat gücünün karşısında hezimete uğradı ve o yüzden savaş Osmanlılar için tarihe “Kulpa Bozgunu” olarak geçti. Tabii bütün bu yenilgilerden sonra yaşanan kayıplar kendi savaş literatürlerine “geri çekilme” olarak geçti. 
 
GERÇEK KAÇIŞ ÖYKÜLERİ
 
Bununla birlikte tarihte gerçek anlamda önemli kaçışlar da yaşandı. Örneğin Hz Musa’nın kavmi ile birlikte Firavundan kaçışı bunun en bilinen ve önemli örneklerinden biri olarak kabul edilir. Kaçış o kadar büyüktü ki Musa Kavmi ile birlikte kendisini Kızıldeniz’e vurdu ve o anlatılan “mucize” gerçekleşti. Hz Muhammed, baskılar karşısında kendisine inananlar ile birlikte, Mekke’den Medine’ye göç (hicret) etti. Burada, Medine Sözleşmesi hazırladı ve Medine devleti kuruldu. Saddam 1988 tarihinde 5 bin Kürt’ü kimyasal silahla Halepçe’de katledince, Kürtler Saddam’ın zulmünden kaçtı ve birçoğu Türkiye’deki Kürtlerin yanına sığındı. 7 yıldır süren Suriye iç savaşından dolayı milyonlarca insan “ülkesinden kaçmak” zorunda kaldı. 
 
ESAD ZULMÜNDEN KAÇAN KARDEŞLERİMİZ!
 
Fakat bütün bu kaçışlar aynı zamanda “zulmün” göstergesi olarak kabul edilir. Bunu bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yaptığı çeşitli açıklamalarla değişik dönemlerde dile getirdi. Erdoğan, 25 Mayıs 2013 tarihinde Reyhanlı’da yaptığı konuşmada, “Bu millet tarihi boyunca mazlumlara ensar olmuştur. Biz asırlar öncesine gittiğimizde yeri gelmiş muhacir olmuşuz yeri gelmiş ensar olmuşuz. Zalim Esed'in zulmünden kaçan Suriyeli kardeşlerimiz buraya keyifleriyle gelmediler” diyordu. Yine 2014 yılında CHP’yi Suriyeli savaş mağdurları konusunda eleştirerek, “İşte o ana kadar ensar olmanın sorumluluğunu yerine getirecek ve bunun gururunu yüreğimizde taşıyacağız. CHP bölgedeki tüm diktatör ve zalim yöneticilerin arkasında duruyor. Esed rejiminin yanında ve arkasında durdu. Bu nedenle Esed zulmünden kaçanlara karşı son derece acımasız bir tavır takınıyor. Burada nifak çıkartmak için CHP ve onun kuyruğu haline gelen MHP birlikte çalışıyor” diye konuşuyordu. 
 
Demek ki AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi sivillerin kaçışları mutlak bir “zulmünden” kaynaklanıyor. İnsanlar, geçmişten beri kıtlıktan, deprem, sel gibi felaketlerden ya da yine insan kaynaklı baskılardan ve zulümden kaçtılar. 12 Eylül darbesi olduğunda binlerce insan siyasi nedenlerle yurtdışına kaçtı. AKP daha sonra darbe ile mücadele ettiğini belirterek, darbeden kaçanlara ülkeye dönüşün koşullarını yaratacaklarından bahsediyordu. 
 
O yüzden “Efrin’i bırakıp kaçtılar” şeklinde atılan manşetler ve yazılan köşe yazıları Efrin’e yöneltilmiş baskının ve zulmün itirafıdır. “Kaçtılar” diye manşet atanlar bunu idrak etseler, yüzleri kızarması ve utançlarından toplum içine çıkmamaları gerekir. Yine atılan manşetler ve yazılan “kaçtılar” yazıları, “Biz Efrinlileri özgürleştiriyoruz” sözlerinin gerçeği yansıtmadığının ve Efrinlilerin yaklaşan felaketten kaçtıklarını da gösteriyor.