Selvi: Gül Gezi’den bu yana Erdoğan’ın karşısında!

img

ANKARA – İktidar etrafında kümelemiş mahalle medyasında Gül- Erdoğan çatlağı tartışılıyor. Erdoğan’a yakın Abdulkadir Selvi, “Gezi’den bu yana Erdoğan’ın karşısında” derken, Hakan Albayrak ise, Abdullah Gül için “Risk alan bir siyasetçi” diye yazdı. 

AKP’ye yakın yazarlardan Abdulkadir Selvi, bugün de Gül-Erdoğan gerginliğine değindi. Abdullah Gül cephesini yakından takip ettiğini köşe yazısına yansıtan Selvi, aldığı “Sayın Gül, ihtiyaç duyduğu konularda açıklama yapmaya devam edecek” bilgisini paylaştı. Bir süre öncesine ait bir iddiayı da gündeme taşıyan Selvi, Gül’ün Erdoğan’sız bir yönetim formülü için aday olarak düşünüldüğünü ve Ali Babacan’ın da ekonominin başına getirilmek istendiğini belirtti. 
 
Gül’ün bu konuda tavır sergilemesi gerektiğini belirten Selvi şunları yazdı: “11. Cumhurbaşkanı’nın attığı tweet 44 kelimeden oluşuyor ama öylesine büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi ki, eteklerdeki taşlar döküldü. Dilerim Gül, kendi ellerinde doğan, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığını üstlendiği AK Parti ile arasında esen soğuk rüzgârları doğru tahlil eder.
 
ERDOĞAN’IN TASFİYE HESABINDA GÜL FORMÜLÜ
 
Açık konuşmayı, net yazmayı tercih ederim.
 
Gül ile AK Parti arasındaki mesafenin açılmasında en önemli etken, Erdoğan’ı tasfiye etmek isteyen çevrelerin, Gül merkezli senaryoları piyasaya sürmeleri oldu. Çünkü Erdoğan’ı tasfiye etmek ancak AK Parti içinden güçlü bir isimle mümkündü. O da Gül’den başkası olamazdı. Abdullah Bey, bu hesapların içinde miydi, dışında mıydı bilinmez. Ama hiçbir zaman çıkıp, bu beklentileri boşa çıkaracak bir adım atmadı. Gezi’den bu yana Erdoğan’ın yanında değil, karşısında bir pozisyon aldı. 15 Temmuz gecesi hariç. Şimdi uzun bir kronoloji verecek durumda değilim.
 
İLGİNÇ SENARYO
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Kasım 2017 tarihli grup toplantısında, ‘AK Parti içinde sureti haktan görülenler var’ demişti. O zaman neyi kastediyor diye kulak kabarttım. ABD’de Erdoğan düşmanlığının tavan yaptığı, Amerika Erdoğan’ı tasfiye edecek söylentilerinin dolaştığı, Zarrab davasının bir kâbus gibi Türkiye’nin üzerine çöktüğü günlerdi. İstanbul iş çevrelerinden pişen, Ankara’ya düşen bir modelden söz ediliyordu. Kulislerde, ‘Geçiş sürecinde Abdullah Gül Cumhurbaşkanı olsun. Ekonomi yönetimini Ali Babacan üstlensin. Erdoğan ve ailesinin hukuku korunsun’ söylentisi dolaşıyordu. İlk duyduğumda, ‘Bu bir senaryo değil, Erdoğan’a karşı darbe girişimi’ dedim. ‘Erdoğan’ın tasfiyesi amaçlanıyor. Ancak hesap etmedikleri bir şey var. Erdoğan bununla mücadele eder’ diye tepki gösterdim. Erdoğan’ı tasfiye planları hazırlayanların Erdoğan’ı tanımadıkları belliydi. Darbeye boyun eğmeyen adam, senaryolara mı eyvallah diyecekti. Ancak onların Gül ve Babacan’ı tanıdıklarından da emin değildim. Gül ve Babacan’ın bu tür senaryolardan haberleri yoktu. O nedenle ciddiye alıp, yazmadım. Peki bugün neden yazma gereği duydum? Ne o gün ne bugün Gül ve Babacan’ın bu tür ara rejim modellerinin içinde, yanında, yöresinde olmadığından eminim. Ancak belli ki Erdoğan’ı tasfiye etmek isteyenlerin Abdullah Gül’e sarılması AK Parti’de bir rahatsızlığa yol açmış. Bu tür yanlış algılara son verecek kişi ise Abdullah Gül’den başkası değil. Tabii isterse.” 
 
HAKAN ALBAYRAK GÜL’ÜN ALDIĞI RİSKLERİ YAZDI
 
Buna karşılık Karar Gazetesinde yazan Hakan Albayrak ise, “Abdullah Gül’ün risk almayan bir siyasetçi” olduğu tezine karşılık, Gül’ün Erbakan’a rağmen aday olmasını, 1 Mart tezkeresindeki tutumunu, Cumhurbaşkanlığı sürecinde yayınlanan muhtıraya karşı süreçleri işaret ederek, “Gül’ün en kritik dönemlerde en büyük risk alan siyasetçilerden biri olduğunu” savundu. 
 
Böylece mahalledeki Gül ve Erdoğan tartışması yazarlar üzerinden sürdürülüyor.