Gül, Erdoğan’a muhalif mi müttefik mi?

img

ANKARA - Abdullah Gül’ün son KHK itirazı sonrasında yürütülen tartışmalar Erdoğan’ın Gül’ü 2019 seçimlerinde karşısında rakip olarak görmek istediğini gösteriyor. Peki, bu ayrışmada “Kardeşim Gül”, Erdoğan için müttefik mi muhalif mi? 

Türkiye siyasi tartışmalar açısından yeni yıla, Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan ile 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül arasında yaşanan KHK “atışması”yla girdi. Gül’ün özellikle 696 sayılı KHK’de sivillere öldürme fiili karşısında ceza muafiyeti getiren düzenlemeye yönelik yaptığı eleştiri, Erdoğan’dan anında karşılık buldu. Ancak buna rağmen Gül de önceki geri adımlarının aksine, bu kez “konuşmaya ve görüşlerini açıklamaya devam edeceğini” dile getirerek yanıt verdi. 
 
AYRIŞMANIN SEBEBİ NE?
 
Karşılaşılan durumu açık bir ayrışma hali olarak görüp, yorumlayanlar kadar, “Gül’ün Erdoğan lehine, yeni düşman ihtiyacını gidermeye aday olduğunu” dahi söyleyenler ve buna inanlar da var. Ancak her iki durumda da, Türkiye muhalefeti bu tartışma ile Erdoğan ve Gül arasında bir tercihe zorlanıyor. Bu da esas olarak 2001 yılında AKP’nin kuruluş aşamasında Refah Partisi’ndeki ayrışmayı ve Erbakan’a karşı Erdoğan’ın bir alternatif olarak ortaya çıkma sürecini hatırlatıyor. 
 
KENDİ ALTERNATİFİNİ KENDİSİ YARATIYOR!
 
AKP’ye yakın yazarlardan Abdulkadir Selvi’nin, iki gündür konuya ilişkin kaleme aldığı yazılarında Abdullah Gül’ü, 2019 seçimlerinde yüzde 49’un adayı olarak nitelendirmesinin yanı sıra kimi AKP’li vekillerin gösterdiği tepkiler ile Erdoğan’ın gösterdiği reaksiyon irdelendiğinde amaçlanan ve niyaz edilenin 2019 seçimlerinde Erdoğan’a karşı “mahalleden” bir rakibin çıkarılması olduğunu gösteriyor. 
 
Cumhuriyet yazarlarından Ali Sirmen bu durumu, bugünkü yazısında “Muhalefetin de AKP’li olması” sözleriyle dile getirdi. Ama belli ki Sirmen’in buna pek de bir itirazı yok. Çünkü Sirmen, Gül’ün Erdoğan’a karşı “Hayır Cephesi”nin adayı olarak çıkmasının başarı şansını yükselttiğini yazmaktan geri durmuyor. 
 
“AKP’ye karşı AKP’den medet uman muhalefet tavrı” olarak nitelendirilen bu yaklaşım, esas olarak Türkiye muhalefet gücünü ve kendi gerçeğini küçümsemek olarak nitelendiriliyor. 
 
ERDOĞAN KARŞISINDA GÜL'Ü RAKİP OLARAK GÖRMEK İSTİYOR!
 
Peki, bu durum gerçekleşir mi? Bu yönlü karşılıklı hamleler yapıldığına göre, Erdoğan karşısına Gül’ü konumlandırma seçeneğinin iyiden iyiye çalışıldığını gösteriyor ve bunun gerçekleşme ihtimali de zayıf gözükmüyor. Fakat muhafazakar siyasetin önemli isimlerinden Abdulbaki Erdoğmuş, acele edilmemesi gerektiğine işaret ediyor. 
 
Mezopotamya Ajansı’na konuyu yorumlayan Erdoğmuş, yaşanan tartışmayı “Gül ve Erdoğan ayrışması” olarak nitelendirmenin “aceleci bir bakış açısı” olduğunu belirtirken, şunları dile getiriyor: “Elbette 2018 yılında daha farklı bir düşman ve rakip gerekiyor iç politikada. Sayın Gül’e hücumun da bu anlamda değerlendirilebileceğini düşünüyorum. Ama ben Sayın Gül’ün, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik bir açıklama yaptığını ve amacının o olduğunu düşünmüyorum.”
 
GÜL MAKUL HERKESİN VERECEĞİ TEPKİYİ VERDİ
 
Erdoğmuş’a göre, Gül’ün çıkışı son KHK ile yükselen kaygıların doğal bir sonucuydu: “Bu son KHK kararı, sağduyu sahibi makul bütün kesimlerin umutsuz olmalarına yol açtı. Herkes daha ciddi endişe ve kaygı duyuyor ve bu endişe ve kaygıları sayın Gül, kamuoyu ile paylaşmış oldu. Elbette ciddi bir açıklamadır. Ama sayın Cumhurbaşkanı ve sayın Başbakanın çok sert tepki vermeleri de, AKP’de ciddi bir korku, endişe ve kaygının hakim olduğunun göstergesidir.”
 
AKP BİR TWİT İLE YIKILACAĞI KORKUSUNU YAŞIYOR
 
AKP’den gelen bu tepkilerin başka bir anlamı olduğunu da inanan ve bunu AKP’deki korkuya yorumlayan Erdoğmuş, “Yani bir twitle yıkılacak kadar zayıflamış bir parti görünümü verdiler. Ben AKP cenahından verilen tepkilerden dağılma korkusu yattığını görüyorum” değerlendirmesinde bulunuyor.  
 
Erdoğmuş, Abdullah Gül’ün 2018 yılında daha sık benzer açıklamalarda bulunabileceğini de değerlendiriyor ki, bu konuda Erdoğmuş ile benzer görüşleri paylaşan çok sayıda çevre var. 
 
AKP İÇİNDEKİ İTİRAZLAR ARTABİLİR
 
Bütün bunlar sadece kurgulanmış siyasi girişimler olarak nitelendirilemeyeceğine göre, Gül’ün çıkışının arkasındaki diğer etmenler neler? Soru, aslında bir süredir AKP tabanını oluşturan muhafazakar, mütedeyyin kesimlerde artan huzursuzluğa işaret ediyor. 
 
Belediye başkanlarının bile görevden alınmalarına karşı tek bir itirazda dahi bulunamadıkları baskı ortamları zaman zaman bu tür tepkilerin ortaya çıkmasını engellemiyor. Erdoğmuş da, bu camiadaki biriken tepkilere işaret ederek, şunları söylüyor: “Ben önümüzdeki dönemde bu kesimde daha güçlü bir itiraz ve karşı koyuş bekliyorum. O KHK’den sonraki Baylock’taki son skandalı katarsanız, muhafazakar kesimlerin hem daha çok hükümetten dehşete ve korkuya kapıldıklarını hem de daha çok karşı koyma sorumluluklarının artacağını düşünüyorum. Birinci derecede sorumluluk ve görev bu kesimindir.” 
 
GÜL CESARETLENDİRMEYE ÇALIŞIYOR
 
Ayrıca Abdullah Gül’ün bu çıkışının, AKP’den rahatsız olan ancak sesini çıkaramayan kesimlere yönelik “cesaretlendirici bir kıvılcım” olduğunu düşünen Erdoğmuş, “Bu açıdan daha hareketli yaşayacağız diye düşünüyorum. Gül’ün bu cesaret açıklamasının da karşılık bulduğunu ve bunun önümüzdeki dönemde somutlaşacağına inanıyorum” diyor. 
 
Bütün bu değerlendirmeler ve gelişmeler yaşanan tartışmanın AKP içindeki bir rahatsızlıktan beslendiğini gösteriyor. Ancak bununla birlikte, muhalefetin umutlarını AKP içerisinde çıkabilecek bir “muhalefete” bağlamasını hedeflediği ve bununla muhalefetin atıl hale getirilmesinin amaçlandığı yönünde yorumlar da var. 
 
MA / Kenan Kırkaya